Imâm el-Mâtürîdî
Ibrahim BIÇAKÇI
Kisaca Ebu Mansur el-Matüridî diye bilinen Ebu Mansur Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el-Matüridî, Maveraünnehir’deki Semerkant sehrinin Matürid köyünde dogmustur. Dogum tarihi konusunda kaynaklarda pek net bilgi bulunmamakla birlikte, tüm tarihçilerin ittifak ettikleri vefat tarihi 333/944’e ve hocalarindan Muhammed bin Mukatil er-Razi’nin vefat tarihi olan 248/862 tarihine bakarak tahminen 238/853 yili kabul edilmektedir.
Matüridî’nin milliyeti hakkinda farkli görüsler mevcuttur: Bir iddiaya göre Türktür. Bazi yazarlara göre ise Medine’nin meshur Ebu Eyyub el-Ensari ailesinden gelmektedir. Bu iddia Medine’nin bazi Arap ailelerinin Semerkant’a yerlesmis olmasi gerçegi ile te’yid edilmektedir.
Matüridî’nin yasadigi devirde, Islâm dünyasinda merkezi otoriteyi temsil eden Abbasi devleti bu gücünü kaybettiginden birçok Islâm devletinin ortaya çiktigi görülmektedir. Bunlardan birisi olan Samaniler Devleti Maveraünnehir bölgesinde hâkim olmustur.
Islâm dünyasinda hicri ikinci asirdan itibaren bir taraftan akla dayanan felsefî ilimler tercüme ve te’lif yoluyla yayilirken, diger yandan yine akla ehemmiyet veren Mu’tezile ortaya çikmis ve akaid görüs ve kanaatlerini yaymaya baslamisti. Nakle bagliligi ve teslimiyeti siar edinen selef akidesi bu yeni cereyana karsi pek basarili olamiyordu. Halife Memun Mutezileyi resmi devlet görüsü yapmasi ile bu mezhep yayginlasmaya baslamisti.(218/833) Buna karsilik Islâm dünyasinda usül-üddin konusunda yeni izah tarzlarina ihtiyaç vardi. Bu yeni izah tarzlari nakle bagli kalmakla birlikte akla da ehemmiyet verecek selef metodu ile Mu’tezile mezhebinin iyi yanlarini birlestirmeliydi. Bu yeni ihtiyaci karsilayan “ehl-i sünnet ilmi kelâmi” ni olusturan, Maveraünnehir’de Ebu Mansur el-Matüridi ve Irak’ta Ebu Hasan el-Esari (324/946) olmustur.
Matüridî’nin yetistigi cografya ve bu cografyaya hakim Samaniler hakkinda el-Makdisi (389/990) “Bu bölge ilim ve âlimler yönünden zirveye ulasmis bir bölgedir. Ilim ve hayrin hazinesidir. Islâmin asilmaz muhkem kalesidir. Bu ülkede fakihler alimler, krallar seviyesine ulasmislardir” demistir. Samaniler devleti (389/999) yikilincaya kadar ilim adamlarini korumus ve onlara destek olmustur. Iste böyle bir ortamda yasayan Imam el-Matüridî’nin de ilmi münakasalardan ve ilimden uzak kalmasi düsünülemezdi. Matüridî’nin hocalari imam Ebu Hanifi’nin talebelerinden olan Seyh Ebu Bekr Ahmed bin Ishak, Fakihü’ l-Semerkandî lakabiyla bilinen Ebu Nasr Ahmed bin El-Abbas, Nuseyr bin Yahya el-Belhî ve Rey kadisi olan Muhammed bin Mukatil er-Razi’dir.
Mensuplari tarafindan alemü’l-Hüdâ (Hidayet sancagi), Imamü-l Hüda (Hidayet önderi), Imamü-l Mütekellimin (Kelamcilarin lideri) gibi lakaplarla anilmasina ve çevresinde çok ün yapip sevilmesine ragmen ne tuhaftir ki pek çok tabakat ve mezhep tarihi kitaplarinda isminden bahsedilmemistir.
Imam el-Matüridî tahsilindeki ilmi silsile itibariyle Imam-i Azam Ebu Hanifi’nin görüslerine ve onun mezhebine uyarak nakil yaninda akla da büyük önem veren tutumunu benimsemistir. Gerek Semerkant’ta ve gerekse civarinda muhtelif firka ve mezhep ricaliyle giristigi münazara ve mücadelelerde büyük basarilar elde etmistir.
Matüridî, Karamitiler, Siiler ve Mu’tezile mezhebiyle mücadele etmistir. Mücadelenin en büyük bölümünü Mu’tezile’ye karsi yaptigi münazaralar teskil etmistir. Çagdaslarindan Ebu’l-Kasim Abdullah el-Ka’bi (vefati: 317/929) Bagdat’ta Mu’tezile akiminin basiydi. Matüridî Kitap el-Tevhid adli eserinde Ka’bi’nin görüsleriyle mücadele etmistir. Ayrica üç kitabina karsi da üç kitapla cevap vermistir.
Bu siralarda doguda Matüridî genel olarak Mu’tezililerle ve özel olarak da onlarin Bagdat grubuyla mücadele ederken, çagdaslarindan el-Esari’nin de Irak’ta Mu’tezililerin Basra koluna karsi ayni görevi üstlendigini görüyoruz
Kelam tarihi boyunca yazilan eserlerde, Matüridî’nin eserlerinin tamaminin listesi yer almamistir. Ancak biz Istanbul Yüksel Islâm Enstitüsü’nde 1971 yilinda ‘Ebu Masur el-Matüridî’ ve ‘Tevilatü’l-Kur’ân’ konusunda ögretim tezi hazirlayan Muhammed Eroglu’nun taksim ve sirasina göre aktarmayi uygun buluyoruz:
- Matüridî'’in kelam, cedel ve firkalar hakkindaki eserleri: Kitap et-tevhid, Risâle fi’l-âkaid, Serh’ül fil-ekber, Reddü evaili’l-edille li’l-Kâ’bî, Reddü tekzîbi’l cedel li’lKâbî, Reddü usuli’l-hamse li’lBâhilî, Reddü kitabi’l-imame li ba’di’r-ravafid, er-Redd ‘ale’l-karâmita, Reddü kitabi’l-Kâ’bî fi va’îdi’l-füssâk, Beyanü vehmi’l Mu’tezile, Kitab el-makâlât, Kitâbu tefsiri’l-esma ve’s-sifat
- Matüridî’nin usule dair eserleri: Me’ahizü’serai’ fî usûli’l-fikh, el-Cedel fi usûlil-fikh, Ed-Dürer fi usû’lid-din, el-Usûl.
- Matüridî’nin tefsir ve Kuran ilimlerine dair eserleri: Te’vilatü’l-Kur’ân, Risâle fi mâ la yecûzü’l vakfu aleyhi fi’l Kur’ân
- Matüridî’nin vasâya ve münâcâta dair eseri: Vasaya ve münacaat. Bunlarin disinda bir takim eserler de Matüridî’ye nisbet edilmektedir. Fakat bunlarin müellife nispetini degerlendirecek belgeler mevcut degildir.
Es’ari ile Matüridî’nin ihtilaflari
Matüridî, Es’ari ile birlikte ehli sünneti temsil etmesi ve Mu’tezililerle mücadelelerinden dolayi fikirlerinde paralellik gözükmesine ragmen aralarinda ihtilaf mevcuttur. Bu ihtilaflarin sayisi bazi kaynaklarda 13 olarak telaffuz edilirken, bazilarinda 40, hatta 73’e varan sayilarla ifade edilmektedir.
Matüridî ile Es’ari arasindaki baslica fikir ayriliklari sunlardir:
- Cüz’i irade:Es’arilere göre cüz’i iradeyi Allah yaratir. Matüridîlere göre ise cüz’i iradeyi Allah yaratmaz
- Hüsün ve kubuh:Es’arilere göre hüsün ve kubuh, yani bir seyin iyi veya kötü oldugu aklen bilinemez. Hüsün ve kubuh , Allah’in emir ve nehiyleriyle bilinir. Allah bir seyi emrettiyse o sey iyidir. Allah bir seyi yasak etti ise o sey kötüdür.
Matüridîlere göre ise hüsün ve kubuh akil ile idrak olunur. Emir ve nehiy bir seyin iyi veya kötü olduguna delalet eder. Herhangi bir sey iyi ise Allah onu emretmistir. Kötü ise Allah onu yasak etmistir.
- Allah’i tanima: Es’ariler, Allah’i tanimanin ser’an vacip oldugunu söylerler. Matüridîler ise Allah’i tanimanin aklen vacip oldugu fikrindedirler.
- Tekvin: Es’ariler tekvini itibarî bir sifat olarak kabul ederler. Hakikî sifat olarak kabul etmezler. Matüridîler ise tekvinin, kudret ve irade gibi hakiki bir sifat oldugunu söylerler.
- Kula gücü yetmeyecek seyleri teklif: Es’arilere göre Allah’in kula gücü yetmeyecek seyleri teklif etmesi caizdir. Mesela cisimleri yaratmak gibi. Matüridîlere göre ise Allah’in kulun gücü yetmeyecegi seyleri ona teklif etmesi caiz degildir.
- Illiyet ve hikmet: Es’ariler ‘Allah’in fiileri için sebep aranamaz’ der. Onun fiileri hikmet ile bagli da degildir. Çünkü Allah yaptigindan sorumlu degildir. Sorumlu olan kullardir.
Matüridîlere göre Allah abesten münezzehtir. Allah’in fiilleri hikmeti icabi meydana gelir. Çünkü Allah Hakîm’dir, Alîm’dir. Allah tekvinî fiilerinde ve teklifî hükümlerinde hikmetini gösterdi ve irade etti. Hasili Allah’in fiileri hikmeti ile baglidir ve fiiller bir sebebe baglidir. Bu Allah’in abesle mesgul olmasinin icabidir. Allah yaptiklarindan sorumlu degildir.
- Ezelde ma’duma hitap: Esariye’ye göre ma’duma ezelde ilahî hitap taalluk eder. Buna göre Allah ezelde Mükellim’dir. Matüridîye’ye göre Allah ezelde Mükellim degildir. Çünkü ma’duma ezelde ilahi hitap taalluk etmez.
- Es’arilere göre nübüvvet için erkeklik sart degildir, kadinlar da nebi olabilirler. Nitekim Meryem, Asiye, Sare, Hacer, Havva ve Hz. Musa’nin annesi nebidirler.
Matüridîlere göre ise nübüvvetin sartlarindan birisi erkek olmaktir. Kadinlar nebi olamazlar.
9. Ibadetin ifasi: Es’ariler müslim olmayanin ibadetle mükellef oldugu reyindedir. Onlara göre gayri müslimler bu sebeple de ceza görürler. Matüridîler ise, müslim olmayanlarin ibadeti ifa ile mükellef almadiklari reyindedirler. Onlar küfürden dolayi ceza görürler ve fakat ibadeti ifa etmedikleri için cezaya çarptirilmazlar.
- Irtidat: Es’arilerce mürted yeniden imana dönerse amelleri de avdet eder. Matüridîlere göre ise mürted imana dönse de amelleri avdet etmez.
- Tevbe-i ye’s: Es’arilerce tevbe-i ye’s makbüldür. Maturilerce makbul degildir.
- Kur’ân: Es’arilerce Kur’ân’in bazi âyetleri, bazilarindan büyüktür. Matüridîlere göre ise, büyük olamaz.
Mensuplari tarafindan ‘Hidayet sancagi’, ‘Hidayet önderi’, ‘Kelamcilarin lideri’ gibi övgülere mazhar olan ve ve buna ragmen tabakat ve mezhep tarihi kitaplarinda isminden bahsedilmeyen Matüridî, hayati boyunca ehl-i sünnet akidesini ögretmek ve müdafaa etmek için çaba göstermistir. Gerek tamamen akla dayanan Mu’tezile ile, gerekse nakle dayanan selef akidelerinin iyi yönlerini birlestirmis ve ehl-i sünnet çizgisini muhafaza etmistir.
Facebook'ta Paylaş