1e1 islam
DİNİ BİLGİLER
En Güzel Hutbeler
Dua Arşivi
Çocuklar İçin
Allah Dostları (K.S.)
=> Ahmet Mahmut Ünlü (Hayatı)
=> Ebu Hanife
=> Muhammed B. İdris Es-Safii
=> Ahmed b. Hanbel
=> İmam-i Mâlikî
=> İmam-i Buhâri
=> İbn-i Mace
=> Ebu Davud Süleyman
=> İmam-i Müslim
=> İmam-i Tirmizi
=> İmam Nesai
=> İbn Hacer el-Askalanî
=> Mevlana Celaledin-i Rumi
=> Haci Bektas-i Veli
=> Yunus Emre
=> Aziz Mahmud Hüdâî
=> Semseddin Ahmed Sivâsî (Kara Sems) hazretleri
=> Sivâsi Abdülmecit Efendi
=> İbrahim Hakki Efendi
=> Said Pasa Hazretleri
=> Molla Gürâni
=> Abdülhakim Arvasî
=> ibn-i Haldun
=> Süleyman Çelebi
=> Mimar Sinan
=> Mehmet Akif Ersoy
=> Muhammed ikbal
=> Hasan en-Nedvi
=> Necip Fazıl Kısakürek
=> İsmail Hakkı İzmirli
=> İmam Zühri
=> Osman Yüksel Serdengeçti
=> Sa’di Sirazî
=> İskilipli Atif hoca
=> Timurtaş Uçar
=> Cahit Zarifoğlu
=> Fethi Gemuhluoğlu
=> Ömer b. Abdulaziz
=> Hasan-i Basri
=> Akşemseddin
=> Ebu Yusuf
=> Hasan es-Seybani
=> İmam et-Taberi
=> İmâm el-Mâtürîdî
=> İmam el-Es'ari
=> İmam-i Gazzali
=> Muhyiddin-i Arabi
=> İmam Bûsîrî
=> Kurtubi
=> Kadi Beydavi
=> Ibn-i Kesir
=> Mevlana Câmi
=> İbn-i Abidin
=> Bediüzzaman Said Nursi
=> Süleyman Hilmi Tunahan
=> Mustafa Sabri efendi
=> Mehmed Zahid Kotku
=> Mevdudi
=> Hasan El-Benna
=> Seyyid Kutub
=> İbnu'l-Kayyim el-Cevziyye
=> Taberi
=> Nesefi
=> Abdurresid I. Efendi
=> Mustafa Sibai
=> Abdullah Dehlevî
=> Abdurrahman el-Hazini
=> Abdurrahman Tagî
=> Ahmed Siranli
=> Ahmed Ziyaüddin-i Gümüshanevi
=> Bedruddin Zerkesî
=> Buhurîzâde Mustafa Efendi
=> Ebü’l-Hasan-i Sazilî
=> Firuzabadi
=> Gönenli Mehmet Efendi
=> Hariri
=> Hızır Bey
=> İbn Abdilber
=> İbn-i Kemal
=> İmam İbn Fevrek
=> İmam Mücahid
=> İmam-ı Muhammed
=> İmam Şa'bi
=> İmam Zufer
=> İmam-ı Şa’ranî
=> Izzeddin Kassam
=> Kınalızâde Ali Çelebi
=> Kuduri
=> Ömer Nasuhi BiLMEN
=> Şeyh Muhammed El-Hazîn
=> Zemahşeri
=> Alkame bin Kays
=> Ata bin Yesar
=> Ebu Nuaym
=> Ebu'l Hasan Es'Ari
=> Hammad Ibn Seleme
=> Muhammed Esed
=> Emir Abdülkadir
=> Necmeddin-î Kübra
=> Seyh Ahmed Es-Serif Es-Sünûsî
=> Muhammed Hamidullah
=> İslam Tarihi
Program İndir
Dini Hikayeler
RESİMLER
SOHBETLER
 

İskilipli Atif hoca

 

İskilipli Atıf Ve Ahmet

 

Bazı şeyleri yeni yeni anlamaya başlıyordum.Her konuşulana kulak verip ordan burdan bir şeyler kapmaya çalışıyordum.Hep merak dolu gözlerle bakıyordum ama hiç umursamıyordum beynimin bi kenarına yazıp düşünüyordum. İSKİLİP’te doğmuştum ve 10 yaşındaydım olan bitenleri seyrine bırakıp sadece büyüklerin konuştuklarına dikkat edip dinliyordum.Hayatın gayesini öğrenme safhalarındaydım.Neden doğdum neden buradayım acaba daha güzel şehirler varmıdır acaba buradakilerle aynı kaderimi paylaşıyordum yoksa sadece günde 3 öğün yemek yeyip her gün sabah aynı elbiseleri giyinip okula gidip akşam hava kararmadan eve dönmemmi garipti .Yada garip olan benmiydim.

Bir gün evde misafirler vardı ben ders çalışma maksadıyla kitapları açmıştım sadece bakıyordum hoşuma giden yeri okuyup geri kalanını atlıyordum yazılarla fazla ilgilenmeyip resimlere bakıyordum devamlı.Bir ara dikkatim babam ve misafirlerin konuştukları anılarına gidiyordu, onları doyasıya hiç bitmeyecekmiş gibi seyredip dinliyordum.Babam köyümüzden bahsediyordu yani benim beş yada altıkere gittigim yerden ve hiç zevk almadan geri döndüğüm topraklardaki geçen hayatından bahsediyordu.Erken yaşta evlenmişti ve çocuklugunun nasıl geçtigini anlatıyordu ardından yaptıkları yaramazlıklara gülüp kahkalara boguluyorlardı sanki hiç bitmeyecekmiş gibi gülüyorlardı.Ardından barak köyünün tepesine çıkıp İskilipli Atıf Hoca’nın asıldıgı yer görünüyor zannedip bakıp durduklarını söylüyordu.
Bende ne oldugunu bilmeden gülmeye başlıyordum onların güldügünü gördükçe gülmeye devam ediyordum.Uzun süren saatler ardından beni odama götürüp yatırdılar uyumak için.Sabah olmuştu gene aynı şeyler kahvaltı, aynı elbiseler, aynı okul…Daha sonra okulda ögretmenim ders anlatıyordu arada İskilipli Atıf hoca demişti.Dünkü babamdan duydugum insanın ismini tekrar duyuyordum daha sonra kısaca anlatıyordu öğretmenim iskilip’in önemli bir insanı diyordu ve sebebsizce idam edildiğinden bahsediyordu.Daha sonra geçiştiriyordu.Tarih o zaman 04 şubat’ı gösteriyordu.İskilip’li Atıf Hocanın ölüm yıldönümüymüş megerse.Akşam olup eve gittigimde kafamda bir sürü sorular ve takıntılar vardı.Babam işten gelir gelmez hemen yanına yaklaşıp sordum baba kim bu İskilipli Atıf Hoca? babam biraz gülümseyerek ‘sen ne anlarsın lan’ deyip geçiştiriyordu.Malum yaşım küçüktü.Babamın öyle demesiyle merakımdan vazgeçip tekrar yerime geçiyordum.Aradan uzun süre geçmişti.Ben 15 yaşına girmiştim ve olanları bitenleri rahatça kavrıyordum yorum yapıp soru soruyordum muhabbete dahil olabiliyordum.

Günlerden birgün saygıdeğer birisi İskilip’li Atıf Hoca demişti hemen yapıştım ve soru üstüne soru.Açıklamaya başlamıştı İskilipli Atıf 1924 yılında Frenk mukallitliği ve şapka isimli kitabını yayınlamıştı. Hemen araya girip Frenk mukallitliği ne diye sordum, Avrupa taklitçiliği demişti. Bir buçık sene sonrasında çıkan şapka kanunundan İstiklal mahkemeleri tarafınfan yargılandı. Sözde Mahkeme idi seyyar bir şekilde şehir şehir dolaşıp o zamanların sözde önde gelenleri tarafından mahkeme heyeti kurulup kararlar veriliyordu.Kel ali deyip gülümsedi ne oldu dedim ve her şey kel alinin başının altından çıktı her şey bir inatlaşma yüzünden lafı kendine yedirememe yüzünden idam kararı verilmişti Atıf Hoca’nın.

İşte o an şu sözlerle başlıyordu her şey;

Kel Ali:Hoca o başındaki sarıkta çaput şu şapkada onu çıkarıp bunu giysen ne olur.?

İskilipli Atıf Hoca:Reis bey Arkanızdaki Türk bayrağı da çaput İngiliz bayrağı da çaput bunu çıkarıp onu assanız ne olur.?

Kel Ali:Buyurun oturun.Yarın müdafalarınız ve son sözleriniz dinlenecektir.

Diyerek devam ediyordu olan olmuştu artık.Artık iyice anlamıştım neyin ne oldugunu kavramıştım.Babamın o akşam neden güldügünü de anlamıştım.Yeni çözmüştüm olayı çünkü Atıf Hoca Ankara’da asılmıştı ve babamgil o zamanlar çorumda ve 1965 gibi yıllarda idiler.Aradaki toprak uzunlugu farkı yaklaşık 250 kilometreydi.Babamın söylediklerini düşünüp bende gülmeye başlamıştım.Lakin aglanacak halimize güldügümüzün farkındaydım.
Şu an 21 yaşındayım nice Atıf hocalar gitti ve böyle devam ederse gitmeye devam edecektir. Sesimizi çıkarmanın zamanı gelmiştir artık biz bu Türkiye Topraklarında yaşıyorsak hakkını vermeliyiz.Türkiye geçmişinden gelecegine hep müslümandır.ALLAH’ıma her zaman şükrediyorum beni bu topraklarda yaratıp Müslüman oldugum için.

Türkiye Cumhuriyet’inin bir resmi dini vardır ve Bu İSLAM’dır.

Unutmayın ki Türk genci özendikçe ölecektir.Hiç bir zaman nerden nasıl geldiginizi unutmayın.Bu kadar inanan insan varken aklınızdan kötü şüpheleri artık çıkartın.Bir kere olsun camiye gidin ve huzura kavuşun inanın Allah’ın evinden daha huzurlu bir yer yok.Ayrıca İngilizce ögrenirken birazda Arapçaya dikkat edin.Size en iyi yolu gösterecek olan her zaman Kur’an ı kerimdir.





İskilipli atıf hoca İstiklal mahkemesi kayıtları


 

İskilipli Atıf Hoca’yı idam götüren gerekçenin bazı çevrelerin iddia ettikleri gibi milli mücadeleye karşı tutumu olmadığı, şapka inkılabından kaynaklandığı belirtildi. Dünya Bülteni internet sitesi yazarlarından Selim Yenikaya imzalı araştırma haberde, İskilipli Atıf Hoca’yı idama götüren Ankara İstiklal Mahkemesi’nin celse notları yayınlandı. İşte Selim Yenikaya’nın haberinin detayı: “Bir süredir bazı çevreler İskilipli Atıf Hoca’nın şapka inkılabı yüzünden idam edilmediği, milli mücadeleye karşı tutumu nedeniyle idam edildiği iddia ediliyordu. Fakat Ankara İstiklal Mahkemesi’nin zabıtlarına göre Atıf Hoca’nın şapka inkılabına aykırı olarak inkılap çıkmadan yazmış olduğu bir risaleden dolayı asıldığını teyit etmektedir. İşte İskilipli Atıf Hoca’nın idama götüren celse notları…

I.Celse (3 ŞUBAT 1926 ÇARŞAMBA)”Mahkeme heyeti; Reis: Kel Ali Çetinkaya (Afyon Mebusu), Savcı: Necip Ali Küçüka (Denizli Mebusu), Azalar: Kılıç Ali ve Reşid Gâlib (Antep ve Aydın Mebusları)….Hoca Atıf Efendi’nin TC’nin yenilik ve ilerlemeye doğru attığı adımlara mani olmak ve halkı isyan ve irticaa teşvik etmek kastıyla İstanbul’da 1924 sonlarında “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı eseri yayınladığı ve muhtelif vasıtalarla memleketin muhtelif yerlerine dağıttığı sıralarda İstanbul Polis Müdüriyeti tarafından Birinci şube raporuyla Dâhiliye Vekâletine ihbar edildiği (1925), adı geçen vekâletin 4717 numaralı emirleri ile mezkur risalenin toplatılmasının ve dağıtılmasının yasaklanmasının İstanbul’a bildirildiği ve kitapların bir kısmına el konulduğu halde, emrin uygulanışı tarihinden bir müddet sonra adı geçen eserin isyanın çıktığı mıntıkalarda yapılan aramalarda elde edilmesi ve muhakemeleri yapılan maznunlara yöneltilen suallerden eserin isyandan bir iki ay evvel bahsedilen muhitlere gelerek elden ele gezdirilmek suretiyle gizliden gizliye okunduğu ve Şapka İksâsı Hakkındaki Kanun’un kabul edilmesi üzerine muhtelif mahallerde şapka şapka aleyhinde propagandada bulunan kişilerin tevkifi esnasında yapılan aramalarda bahsedilen esere tesadüf edildiği ve yapılan tahkikatta adı geçen eserin masum halkın fikirlerini iğfal ve irticaa teşvik maksadıyla Anadolu’nun içerlerine ve bilhassa doğu vilayetlerine ücretsiz olarak gönderildiği ve eserin basımı ve dağıtımı hükümetçe men edildiği halde basımı ve dağıtımı için gayretler gösterildiği çeşitli bölgelerdeki isyanın çıkışında amil ve en mühim tahrik vasıtası olduğu ve Atıf Efendi; geçmiş hayatı itibarı ile de 31 Mart irtica hadisesinde ve Mahmud Şevket Paşa merhumun katledilmesinde de alakadar bulunduğundan çeşitli suçlar ile cezaya çarptırıldığı Sinob’a sürüldüğü ve bundan başka milli mücadelenin en buhranlı zamanında Anadolu içlerine doğru uzanmış işgal ordusuna mukavemet edilmemesi hususunda başkanlığını yaptığı Teali İslam Cemiyeti adına düzenlediği beyannameleri sonradan aldığı çeşitli inkar tertiplerine rağmen yunan tayyareleri ile istiklali ve hayat hakkı için mücadele eden Anadolu köylerine attırdığı ve yeniliğe ve cumhuriyete daimi bir düşman vaziyeti almış olan adı geçen kişinin son isyan hadisesi ile maddeten ve manen alakadar bulunduğu bir çok delil ile anlaşıldığını ve ortaya çıktığı… Bu hususla ilgili muhtelif raporlarından anlaşılmala, harekerinin karşılığı olan Kanun-ı Ceza-yi Umumi’nin 45. Maddesinin “her biri cürmün husûlü maksadıyla ef’alimiz buradan beri ya birkaçını icra eylerse zikredilen şahıslara hemfiil denilir ve cümlesi fail-i müstakil gibi mücâzât olunur.” Diyen muharrer fırkası dolayısıyla adı geçen kanunun 55. Maddesinin TC’nin teşkilat-ı esasiye kanununu tamamen veya kısmen tağyir… veya ifa-yı vazifeden men’ine cebren teşebbüs edenler idam olunur” diyen muharrer fırkası mûcebince İskilipli Hoca Atıf… efendinin salben idamlarına… oy birliği ile karar verildi. (Ankara İstiklal Mahkemesi) 

İskilipli Atıf Hoca’nın Muhakemesinin Son Bölümlerinden Bir Kısım”

Soru: …bir defa böyle kitap satışı dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Kitap gönderdiğiniz adamların hepsi kitap satacak adamlar değildir. 

Cevap: gönderdiğim adamların hepsi memleketlerinde itibar sahibi olan adamlardır beyefendi. 

S: onlar kitap satmazlar.

C: bendeniz kitapçıya sattıramazdım. İstanbul’da yeni her kimin kitabı çıkarsa çıksın en fazla yüz, yada iki yüz satılır, diğerleri kitapçılarda kalır…

S: bu kabul edilebilir bir ifade değildir.

C: hakikat böyledir.

S: kitabın basıldığı ve dağıtıldığı, sevk edildiği günler, memleketin tarihi için en acılı günlerdir. Fesat kaynadığı, isyan çıkacağı günlerdir. Bütün bu hakaretin bir gizli gayeye delalet eder.

C: eğer Kürdistan’a göndermiş olsa idim dediğiniz doğru idi. Fakat ben Anadolu’nun göbeğine gönderdim. Karahisar’a gönderdim.

S: imkân bulsa idin oraya da gönderirdin.

C: gizli bir maksadım olsa idi oralara da göndermenin çarelerini bulurdum.S: buradaki isimler hep görünümü kurtarmak için yazdığın isimlerdir……

S: …sen en karanlık günlerde Teali İslamcılık yap, Mustafa Sabri’nin yanında ol sonra karşımızda şöyle böyle söyle. Sözleriniz hiçbir gerçeğe uygun değildir.

C: bu husus için size belge gösteririm.

S: ne belge?

C: Mustafa Sabri ile bu beyanname meselesini görüşse idim, tekzip etmezdim.S: bilakis, bu sizin kastınızın devamı için yapılmış bir tertib olur.

C: niçin öyle olsun, ben de onlarla beraber olur beyannameyi tasdik için ısrar ederdim ve imza ederdim. Hâlbuki açıkça muhalefet etmişimdir…

S: belge göster.

C: Belgeyi arz ediyorum: Vakit Gazetesi 1034′üncü nüshasında tekzibnamem durur. Şimdi durup dururken bendenize vesika sormak bilmem nasıl olur!

S: sen bu tekzibnameyi ancak gizli bir maksat için yaparsın.

C: ne maksadı beyefendi?

S: çünkü gördünüz ki bunlar yunan tayyareleri ile atıldı ve aksi tesir yaptı. Anadolu halkı Milli Mücadeleye daha fazla destek vermiştir. Sizde bu kötü durumdan kurtulmak için bunu yaptınız.

C: eğer öyle olsa idi onlarla beraber olurdum, cemiyete devam ederdim. Hâlbuki devam etmedim. Bu da bir delildir. Eğer devam etse idim bu düşünceniz akla gelebilirdi.

S: sus bizi çileden çıkarma! Hürriyet ve itilaf’tan ve Mustafa Sabri’den destek alarak bu cemiyeti kurduğun buradan belli oluyor. Sen hâlâ onlardan ayrıyım diyorsun. Biz budala olmalıyız ki, bu sözlere inanalım. Bol bol atıyorsun.Çıkarın!” 


                                      

                                                Facebook'ta Paylaş
 

Bugün 96694 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol